Değerli Okuyucular, Sevgili Dostlar, İnsanlar toplu olarak yaşar. İnsan; düşünen, hisseden, olayları gözlemleyen ve değerlendiren bir varlıktır. Çevresiyle iletişim kurmak, duygu, düşünce ve isteklerini anlatmak, insan için vazgeçilmez bir gereksinimdir. İnsan çevresiyle iletişimi konuşarak sağlar. İnsanların çevresiyle olumlu ilişkiler geliştirebilmesinde en önemli etkenlerden biri de güzel konuşmadır. Atalarımız : '' Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır, tatlı ye tatlı söyle, dilin kemiği yok, vakitsiz öten horozun başını keserler. " diyerek konuşmanın önemini ''Söz gümüşse sukut altındır, iki dinle bir söyle! '' diyerek dinlemenin önemini anlatmışlardır. Konuşma doğuştan kazanılmış bir yetenek değildir. İnsanlar zamanla çok okuyarak veya güzel konuşanları dinleyerek güzel konuşma alışkanlığı kazanırlar. Güzel konuşmayı cazip hale getiren birazda sesimizdir. Tabii sesimizi güzel kullanmakta etkili ve anlaşılır bir konuşmaya zemin hazırlar. Asıl önemli olan konuşan kişileri can kulağı ile dinleyip gerekli bilgileri alabilmektir. Diyojen : '' Neden bir dilimiz iki kulağımız var, az konuşup çok dinleyelim diye. ''demiştir.
Ünlü halk şairimiz Karacaoğlan'ın :
Dinle sana bir nasihat edeyim:
Hatırdan gönülden geçici olma,
Yiğit'in başına bir iş gelince
Anı yad ellere açıcı olma.
Yukarıdaki dörtlükte Karacaoğlan hatırdan gönülden geçici olma derken konuşmamızda insanların konuşurken hatırlı konuşmamızı gönülden geçici olmadan karşımızdakilere davranmamızı nasihat ediyor.
Yiğit'in başına istemediği bir hal gelince herkese özellikle yabancılara anlatmamamızı nasihat ediyor. Bu konuda maalesef öyleleri var ki biz onlara boşboğaz deriz. Arkadaşının, komşusunun başına gelen olumsuz durumları ballandırarak anlatır. Dedikodu dediğimiz kötü davranışa sebep olur.
Mecliste arif ol kelamı dinle,
El iki söylerse sen birin söyle,
Elinden geldikçe sen eylik eyle,
Hatıra dokunup yıkıcı olma.
Bu dörtlükte de ünlü şair dinlemeyi ön planı çıkarıp bir toplantıda, bir derste, bir sohbette bilge kişiler gibi ol konuşulanları dinle, konuşman gerekirse eller gibi iki kere değil bir kere söyle. Elinden geldikçe insanlara iyilik eyle kötü konuşup hatıra dokunma nasihatında bulunuyor.
Günlük yaşamımızda çeşitli nedenlerle çevremizdeki insanlarla konuşarak iletişim kurarız. Kimi zaman karşılıklı kimi zaman da bir topluluk önünde konuşuruz. Bu konuşmalarımız sırasında ne kadar güzel konuşursak amacımıza ulaşmada o kadar başarılı oluruz. Güzel konuşabilen insan çevresindekilerle daha kolay iletişim kurar ve çevresindekiler üzerinde olumlu etkiler bırakır. Toplumda sevilir, saygı görür ve mesleğinde başarılı olur. Güzel konuşmak için bol bol okumak gerekir. Okudukça konuşmak ve yazmak konusunda becerilerimiz artar. Güzel konuşmak kendimizi daha iyi ifade etmemize yarar sağlar.
Söz ola kese başı, söz ola kese savaşı. Aslında güzel ve etkili konuşmak hem insani bir gereklilik hem de iletişim kurmada en belirleyici unsurdur. İster birebir konuşmada, ister topluluk konuşmalarında olsun konuşmanın etkili ve faydalı olabilmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Konuşurken bu hususlara riayet etmek sonucun iyi olmasını sağlayacaktır. Köylünün biri ufak bir küpe bal doldurur sırtına yükleyip pazara satmaya çıkarmış. Ancak bir kaşık bile satamadan akşam eve dönermiş. Babası bu durumu merak etmiş. Neden oğlunun balını kimse almıyor diye düşünmüş. Bir sabah oğlunun peşine takılmış ve takip etmiş. Çok geçmeden oğlunun neden balı satamadığını bulmuş. Asık bir suratla bal bal diye bağırdığı için kimsenin ondan bal almadığını fark etmiş. Oğlunun yanına varmış ve ben senin balını neden satamadığını buldum, demiş. Senin dilin bal satıyor ama suratın sirke satıyor. Oğulcuğum asık suratlılık , soğuk durma, buz gibi olma ,duvar gibi durma insanları kişiden uzaklaştırır, demiş.
Konuşmadan önce konuşulacak konu hakkında iyi bir hazırlık yapmak gerekir. Konuşma becerisi bir silah ise bunun mühimmatı yeterli bilgidir. Dinleyici karşısına hazırlıksız çıkan bir konuşmacı yarı giyinmiş bir insan görünümündedir. Ne kadar iyi bir hatip ya da pazarlamacı olursa olsun, sermayesiz satıcı ne ise hazırlıksız konuşmacı da odur. Özetle, plansız konuşma frensiz bir araba gibidir.
Nereye çarpıp nerelere zarar vereceği belli olmaz. Konuşması etkili olmayan veya konuşmak için hazırlık yapmayan siyasetçiler, öğretmenler, din alimleri yöneticiler, satıcılar, iş yeri sahipleri vb. dinleyicilere tesir edemez. Bu da balını satamayan adam gibi papağana benzetilir. Güzel konuşmak, sadece doğru cümleler kurmak da değildir, kibarlıktır, güzel tavırdır ve insanların kalbine giden en güzel yoldur.
Bu yüzden güzel konuşmak, konuşmanın kendisi kadar önemlidir. Güzel konuşma; yerine, zamanına, kişisine uygun olarak yapılan konuşmadır. Kibirlenmek, konuşanın sözünü kesmek, kendini yetersiz görmek, alay etme alışkanlığı, boşboğazlık, gevezelik, usulsüz eleştiri yapmak, yapmacıklık, bencillik, övünmek, dedikodu etmek, kesin konuşmak, sert konuşmak konuşmada dinleyecileri olumsuz etkiler. Bazen aynı kelimeleri tekrarlamak, söyleyiş yanlışları yapmak, anlamsız sesler çıkarmak, argo sözleri kullanmak ve kaba konuşmak dinleyicileri sıkar.
Bunun için muhatabınıza önem vermeli, saygılı olup övünmemeli. Dinlemesini bilmeli, samimî olmalı ve yapmacıklıktan sakınmalıyız. Çevrenizdekilere sık sık nasihat vermeye kalkmamalı, ses tonumuza dikkat etmeli , konuşmada jest ve mimiklere dikkat etmeli,bdinleyicilerinizle göz irtibatını kesmemeliyiz. Telefonla konuşurken de öncelikle vaktin telefon etmek için uygun olup olmadığına bakılmalıdır.
Kaba bir tarzda “orası nere, sen kimsin? ” gibi ifadeler kullanmak son derece yanlıştır. Telefon eden kişi selâm verdikten sonra hemen kendisini tanıtmalı, kısaca bir hâl hatır sorduktan sonra niçin telefon edilmişse o konuya geçilmelidir. Konuşma tamamlandıktan sonra iyi dileklerle telefon kapatılmalıdır. Sonuç olarak konuşma sanatını bilen insan düşündüklerinin hepsini söylemez fakat söylediklerini düşünür de söyler. Herkesin düşünerek, tatlı dille konuşması ve iyi bir dinleyici ve okuyucu olarak yazılarımı okuması dileklerimle : Sağlıkla, dostça kalın..