Bugun...
SON DAKİKA

ATATÜRK NEDEN HEDEFTE?

 Tarih: 22-09-2023 20:29:00  -   Güncelleme: 22-09-2023 20:36:00
Nusret KEBAPÇI

Bilindiği gibi ATATÜRK uzun bir süredir birilerinin hedefinde, bunu sadece son günlerde medyaya yansıyan bir öğrencinin Atatürk’e hakaret anlamına gelen çok çirkin davranışı…

Ya da çeşitli dinci kesimden bazılarının Atatürk’e yönelik sözleri anlamında söylemiyorum.

Ama bilinen bir gerçek var ki ölümünün üzerinden neredeyse 85 yıl geçmesine karşın Atatürk hala hedefte.

Ve sanıyorum ki çok uzun bir süre de hedefte olmaya devam edecek.

Peki neden?

Şöyle söyleyelim Atatürk’e yapılan saldırılarla ne yapılmak, elde edilmek isteniyor…

İşte bence asıl önemli olan o.

Bunu, yani emperyalizmin ülkemize yönelik hedeflerini anlamadan sadece sözlere takılıp kalmak zaten doğru sonuca çıkmaz…

Bu yüzden emperyalizmin…

Onun ülkedeki işbirlikçilerinin amaçlarını öğrenmek toplumu bu konuda uyarmak kanımca çok daha doğru olacaktır…

Ama

Önce Atatürk bunları kızdıracak ne yaptı?

Veya bunlar hangi konuya neden tepki koyuyorlar? İsterseniz önce onun üzerinde duralım…

Hani hep söylüyoruz ya, hemen her düşünce kendinden önce gelen bir akımın devamıdır diye…

Bu konu da öyle…

Birinci mecliste en çok tartışılan, birilerinin tepki gösterdiği en önemli konular nelerdi biliyor musunuz?

Ben söyleyim…

Bir tanesi Saltanat ve hilafetin kaldırılması.

Diğeri de Laiklik.

Bildiğiniz gibi Atatürk’ün ön gördüğü Cumhuriyetin olabilmesi için öncelikle saltanatın yani padişahlığın…

Ardından da halifelik gibi zaten dünyada hiç bir geçerliliği olmayan kurumun kaldırılması gerekiyordu…

Geçerliliği yoktu diyorum dünyada Osmanlının halifeliğini kabul eden hiçbir İslam ülkesi olmadığı gibi, kaldırıldığında da…

Çok ilginçtir sadece İngilizler tepki koymuştu.

Tabi daha ilginci…

Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman imparatoruyla birlikte Müslümanları, Osmanlının yanında cihada çağıran Cihadı Ekber’e hiç bir İslam ülkesi destek olmazken…

İşgalci orduların içinde çok sayıda Müslüman asker bulunabiliyordu…   Gelelim laikliğe…

Şimdi birileri laiklik denilince ne yazık ki fikir kısırlığından dolayı hemen türbanı, başörtüsünü anlıyor…

Peki, laiklik bu kadar basit mi?

Neden bu kadar saldırıya uğruyor hiç düşündünüz mü?

İsterseniz bu konuya biraz açıklık kazandıralım

Bunun için de biraz yaşamımızla, içinde bulunduğumuz rejimle birlikte değerlendirelim, ne dersiniz?

Önce Millet olmaktan başlayalım, hani bunlar “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözünden nefret edip, karşı çıkarak topluma sadece ümmet olmayı dayatıyorlar ya, bilinmeli ki...

Eğer bir toplum ancak laik olabilirse millet oluyor ve egemenliği eline alabiliyor…  

Ve Millet olduğunda Parlamento kurup, ülkeyi yönetecekleri seçebiliyor.

Yasa yapabilip…

Gerektiğinde değiştirebiliyor…

Millet olmakla beraber toplum tebaalıktan yurttaşlığa geçince de haklarını korumak, savunmak amacıyla…

Dernek.

Sendika.

Meslek kuruluşları kurabiliyor.

Neyse devam edelim…

Ve ancak millet haline gelince…

Üzerinde yaşadığımız toprak vatan haline gelebiliyor.

Ve toprak vatan olduğunda, emperyalizme karşı mücadele…

Ekonomik bağımsızlık, sanayileşme…

Tarımı geliştirmek falan, anlam kazanıyor.

İsterseniz olaya bir de tersinden bakalım ki…

Emperyalizmin bizim gibi ülkelerde ulus devleti, ulus bilincini yok ederken neden siyasal İslamcılığı sonuna kadar desteklediği…

Veya siyasal İslamcılığın neden ulus bilincine, ulus devlete Atatürk’e düşman olduğu tam olarak anlaşılabilsin…

Eğer bir toplumda laiklik yoksa siz zaten ümmetsiniz…

Ümmet olunca da…                            

Sizi din adına birisi yönetiyor.

Yani öyle parti kurup, parlamento oluşturmak, seçim yapmak yöneticileri seçmek, yasa yapmak falan yok…

Böyle bir durumda size baştan verilenden başka haklar istemek de bunun için örgütlenip sendika dernek falan kurmak da söz konusu olamıyor.

Ayrıca

Millet değil, ümmet olduğunuzda üzerinde yaşadığınız toprak da haliyle vatan değil, olsa olsa ancak arsa olabiliyor…

Böyle olunca da korunması için çaba harcanmaması, yabancılara kolaylıkla satılabilmesi, gözden çıkarılması da doğal hale geliyor…

Bu durumda da emperyalizme karşı mücadele…

Ekonomik ve siyasi bağımsızlık…

Sanayileşme…

Tarımı geliştirmek falan da haliyle hikaye oluyor.

Yani uzun sözün kısası…

Emperyalizm…

Ulusal ekonomileri bizde olduğu gibi yok ederek ülkeleri küresel kendi pazarı yapmayı amaçlıyor…

Bunun için de ülkedeki ulus bilincini yok etmesi, toplumu etnik ve dinsel parçalara ayırması gerekmektedir ki, toplum tekrar bir araya gelerek ulus olup, emperyalizmi ülkeden kovamasın.

İşte siyasal İslam’ın emperyalizmin yedeğinde, ulus bilincine, ulus devlete, Türk kimliğine, Atatürk’e saldırmasının esbabı mucibesi bu…

Onlar da biliyorlar ki ancak Atatürk’ü itibarsızlaştırabilirlerse…

Türk kimliğini…

Ulus bilincini…

Ulus devleti yok edip toplumu etnik ve dinsel parçalara ayırabileceklerdir…

Demek istediğim her zaman olduğu gibi bunda da iki seçeneğimiz bulunmaktadır.

Ya Atatürk’e sahip çıkıp ulus kimliği ve ulusal birlikteliğimizi, ekonomik ve siyasi bağımsızlığımızı koruyacağız…

Ya da siyasal İslam’ın aleti olarak emperyalizminin istediği etnik ve dinsel parçalara ayrılıp kolay lokma olacağız…

Ortası yok.

 

22-09-2023

Nusret KEBAPÇI

  Bu yazı 6103 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLARIMIZ
YUKARI