Bugun...
SON DAKİKA

KİM HAKLI KİM HAKSIZ

 Tarih: 16-11-2018 19:38:00  -   Güncelleme: 16-11-2018 19:41:00
Mutlu BİLGE

Hükümet Rahip Brunson’un salıverilip ülkemizi terk etmesi üzerinden yoğun bir şekilde eleştiri bombardımanına tutulurken, hızlı değişen ülke gündemi Hükümete derin bir nefes aldırdı. Cemal Kaşıkçı cinayeti, Danıştay’ın andımız kararı ve Af tartışmaları, Rahip Brunson’u çoktan unutturdu. Şimdi hepimiz aksiyon dolu bir film izler gibi, Cemal Kaşıkçı’yı kim nasıl öldürdü, andımız ilkokullarda tekrar okutulacak mı, MHP’nin af inadı AK Parti’ye geri adım attıracak mı gibi soruların cevabını alabilmek için gelişmeleri bekliyoruz.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’teki grup konuşmaları gerilimli bekleyişimizi bir kat daha arttırdı. Gerilimi arttıran son olay ise AK Parti MHP flörtünün karşılıklı sert söylemlerle sona erme noktasına gelmesi oldu. Kimileri zoraki olarak nitelendirdikleri bu flört çoktan bitmeliydi derken, kimileri ise bu flörtün bitişinde kimin haklı kimin haksız olduğunun cevabını arıyorlar. Kimin haklı olduğunu bulmak için olayların geçmişini bilmek ve ona göre analiz yapmak gerekir.

And konusundan başlayacak olursak, 03.10.2013 tarihinde yazdığım ‘’Bir And Etrafında Koparılan Fırtına’’ başlıklı yazımda o dönem demokratikleşme paketi içerisinde yer alan ‘’andımızın kaldırılması’’ meselesine destek vermiş, neden kaldırılması gerektiğini ayrıntılarıyla ifade etmiştim. Danıştay’ın andımızla ilgili vermiş olduğu kararın ardından konu yine gündeme gelince, kendimi yokladım ve hala aynı düşüncede yani andımızın kaldırılmasından yana olduğumu gördüm. Ancak bu kaldırma kısmi bir kaldırma olmalı. Şimdi bu nasıl olacak diye sorarsanız, andımızın ilkokullarda okutulması kaldırılsın, AK Partili siyasetçilere okutulması zorunlu hale getirilsin. Çünkü çocuklar zaten yalan söylemezler, andlarına bağlıdırlar, kalpleri sevgi doludurlar. Aileden gelen milli şuur kolay kolay silinmez. Ancak AK Parti’nin bir dönem demokratikleşme paketi adı altında yaptığı icraatlar, sadece andımızı değil, Türklüğü de ortadan kaldıracaktı. Kamu kurum ve kuruluşlarının adlarının önündeki ‘’T.C.’’ ifadesinin kaldırılması girişimi, sözde barış süreci altında Habur’da teröristlere görkemli karşılamalar ve ‘’Bağımsız Türk Mahkemeleri’ni’’ teröristlerin ayağına getirerek usulen bir yargılamanın ardından serbest bırakmalar, Şeyh Saitleri, Seyit Rızaları kahraman ilan etmeler, Lozan’ı hezimetmiş gibi gösterme çabaları, Türklüğü kendi yurdunda ikinci sınıf ve sakıncalı bir ırk konumuna sokmak üzereydi. Allahtan ‘’megri megri’’ şarkısını söyleyenler aptallık ederek gerçek yüzlerini gösterdiler de hükümet bu sevdadan vazgeçmek zorunda kaldı.  İşte bu yüzden andımızı her sabah ilkokul çocukları değil de AK Partili siyasetçiler okumalıdırlar.

Danıştay, andımızın yeniden okutulması yönünde karar verince AK Parti cephesinden Ömer Çelik yargıya ateş püskürüyor, yargıyı yürütmeye müdahale etmekle, kendisini yürütmenin yerine koymakla suçluyor. El insaf Ömer Çelik. Daha dün siz yargıya müdahale ederek, kendinizi yargının yerine koyarak Rahip Brunson’u serbest bırakmadınız mı? O gün bağımsız yargı diyerek methiyeler düzüp işin içinden sıyrılıyordunuz, bugün ise yargıyı taraflı olmakla suçluyorsunuz. Bu da sizin andımız konusunda haklı olmadığınızı en azından amaçlar yönünden haksız olduğunuzu gösteriyor. MHP’nin ve diğer muhalefetin andımız ısrarı ise haklı olduklarından değil, çağın çok gerisinde 1930’lu yılların faşist söylem ve politkalarıyla siyaset yapmalarından kaynaklanıyor. Bu yüzyılda bu söylemler ve politika anlayışı demode oldu. MHP ve CHP’nin zamanın ruhuna uygun yeni söylemler üretmeleri ve gerçek sorunlarla uğraşmaları gerekir.

Af konusu da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği zamansız ve gereksiz bir konu. Ülkenin içinde bulunduğu konjonktür herhangi bir af için uygun olmadığı halde, Rahşan Affı gibi geçmişteki uygulamaların acı hatıraları hafızalarımızdaki canlılığını hala korurken bir af çıkarılması yapılabilecek en saçma bir iş olurdu. Devlet Bahçeli’nin olmadık bir zamanda af konusunu gündeme getirip ısrarcı olmasının sebebi, Cumhur İttifakı içerisinde güç denemesi yapmaktan başka bir şey değildir. Yani bu şu demektir. AK Parti – MHP İttifakı içerisinde, bir ara kontrolü kaybetmek üzereyken yeniden kontrolü sağlayan ve toparlanma sürecine giren vebu toparlanmanın izleri seçim sonuçlarına da yansıyan MHP’de, Genel Başkan Devlet Bahçeli, birden bire af konusunu gündeme getirerek ve bunu AK Parti’ye kabul ettirerek, kamuoyuna karşı Cumhur İttifakı içerisindeki gücünü göstermek ve bu sayede daha fazla bir oy oranına ulaşmak istiyor. Eğer AK Parti bunu kabul ederse kamuoyu Devlet Bahçeli’nin dediği oldu, dediğini yaptırıyor algısına kapılacak ve seçimlerde güçlü bir MHP’ye oy verecek. AK Parti kurmayları ise bu güç denemesini gördükleri için Devlet Bahçeli’ye şimdilik af yok dediler. O halde af konusunda da MHP haksız diyebiliriz.

Hani Nasrettin Hoca’ya birbirinden şikayetçi iki adam gelmiş ve Hoca’nın aralarında hakem olmasını istemişler. Hoca önce birini dinlemiş sen haklısın demiş. Daha sonra da diğerini dinlemiş ona da sen haklısın demiş. Orada bulunan ve bu konuşmalara tanık olan biri de Nasrettin Hoca’ya, Hoca bu nasıl oluyor sen ikisine de haklı dedin olur mu öyle şey demiş. Nasrettin Hoca’da adama dönerek sen de haklısın demiş. Şimdi bu satırları okuyup ta tatmin olmayan ve  olur mu öyle şey diyenler varsa onlar da haklılar.

Mutlu Bilge

24.10.2018 / BOLU

www.dortdivandailynews.com

  Bu yazı 5588 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  YAZARLARIMIZ
YUKARI