Bugun...
SON DAKİKA

MERAL AKŞENER'İN YENİ PARTİ GİRİŞİMİ

 Tarih: 15-09-2017 21:45:00  -   Güncelleme: 15-09-2017 21:48:00
Mutlu BİLGE

Son zamanlarda Türkiye’nin çeşitli illerinden, MHP’den topluca istifa edip Meral Akşener’in kuracağı partiye katılacak olanların haberlerini duyuyoruz ve okuyoruz. Kamuoyu da bu gelişmeleri merakla ve yakından takip ediyor. Kamuoyunun merakla ve yakından takip ettiği kurulması beklenen bu parti, Türk Siyaseti’ne ne gibi bir etkide bulunur? On beş yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten Ak Parti’ye karşı iktidar alternatifi olabilir mi? Ya da Türkiye’nin uzun zamandan beri yaşamakta olduğu muhalefetsizlik sorununa çare olabilir mi?

Ak Parti’nin 2002 yılından itibaren iktidar olmasıyla birlikte sürekli yükselen bir grafikle girdiği her seçimde yeniden iktidar olması karşısında kendisini yenilemekte ve yeni bir vizyon geliştirip seçmenlerin karşısına bu yeni vizyonlarıyla çıkmakta beceriksizlik gösteren Türkiye’nin iki köklü partisi CHP ve MHP, meclise girdikleri ve kağıt üzerinde muhalefet partileri hüviyetine kavuştukları halde, uygulamada muhalefet etmekten de aciz bir görüntü sergilemişlerdir. CHP ve MHP’nin bu acizliği karşısında seçmenler, Ak Parti’nin on beş yıl gibi uzun iktidarı döneminde özellikle yerel yönetimlerdeki yozlaşmalara ve milletin sırtından geçinen yeni burjuvazisini oluşturmasına rağmen, ideolojik saplantılı olanların dışında, Ak Parti haricinde iktidar alternatifi bulamadıkları için bütün olumsuzluklarına katlanarak Ak Parti’ye oy vermek zorunda kalmışlardır.

2002-2017 arasındaki on beş yıllık dönemde CHP’de yaşanan kaset devriminin ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmasıyla birlikte CHP, hem darbelere hem de teröre destek veren marjinal bir çizgiye kaymış, seçmenin gözünde iktidar alternatifi olma ümidini kaybetmiştir.

1997 Yılından beri Devlet Bahçeli’nin liderliğini yaptığı MHP’de ise, 15 Temmuz İhaneti’ne kadar, tutarsız ve iktidar alternatifi olmaktan uzak bir politika sergilenmiş, girilen her seçim kaybedilmiş, seçim yenilgilerinin nedenleri üzerinde kafa yorulmamış bunun yerine Devlet Bahçeli’nin Genel Başkanlıkta nasıl duracağı üzerine çareler üzerinde durulmuştur. Yani MHP’de kendisini yenileyememiş, ne iktidar olabilmiş ne de muhalefet olabilmiştir. 15 Temmuz İhaneti ile birlikte Devlet Bahçeli’nin ‘’devletin bekası için’’ iktidarın yanında bir politika sergilemesi, kendisinin Genel Başkanlıktaki bekasını da sağlamlaştırmıştır. Bu bağlamda parti içerisindeki muhalif hareketin kongre istekleri, Ak Parti Hükümeti’nin de gayretleriyle püskürtülmüş, MHP içerisindeki FETÖCÜ ya da FETÖ destekli grupların MHP’yi ele geçirmeye çalıştıkları algısı topluma yayılmıştır.  FETÖCÜ ya da FETÖ destekli oldukları iddia edilen bu gruplara neden yasal çerçevede müdahale edilmediği, parti kurabilecek seviyeye nasıl gelebildikleri üzerinde hiç düşünülmemiştir. Eğer FETÖCÜ ya da FETÖ destekli oldukları biliniyorsa neden sessiz kalınmaktadır sorusu düşünen beyinleri kurcalarken, FETÖCÜ suçlaması, acaba muhalif hareketi gözden düşürmeye yönelik bir algı operasyonu mu sorusu da cevap beklemektedir.

Böyle bir tahlilin ardından ‘’Yeni Parti Türk Siyaseti’ne Ne Gibi Bir Etkide Bulunur?’’ şeklindeki sorumuza dönebiliriz? Toplumsal Hareketler ve Siyasi Partiler, toplum yaşamındaki biriken ihtiyaçlar neticesinde, bu ihtiyaçlara çare bulmak isteyenlerin bir araya gelmesiyle oluşurlar. İhtiyaçtan doğmayan ya da ihtiyaçlara cevap veremeyen partiler tabela partisi olmaktan öteye gidemezler. Özellikle parti içerisinden birinin Genel Başkana karşı dışarıdan haddinden fazla şişirilerek, özgüveni tavan yaptırılarak desteklenmesi ve bunun sonucunda isyan bayrağının açılmasıyla gelişen hareketlerin başarılı olduklarına dair bir örnek Türk Siyasi Hayatı’nda  yoktur.

Ak Parti içerisinde Abdullatif Şener ve Erkan Mumcu örnekleri hala hafızalarımızda canlılığını korumaktadır. Bu iki şahsiyet, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı dışarıdan şişirildikçe şişirildi, olmayan meziyetleri varmış gibi gösterilerek özgüvenleri tavan yaptırıldı, bunlar da kerameti kendilerinde gördükleri için istifa edip Ak Parti’den ayrıldıkları andan itibaren koskocaman bir hiç olup kaldılar.

6 Kasım 1983 Seçimleri’nde 12 Eylül’ün mimarı darbeci Kenan Evren, seçmenlerden açıkça Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni desteklemelerini istediğinde, seçmen inat edercesine kendisine daha yakın bulduğu Anavatan Partisi’ni desteklemiştir. Türk Seçmeni’nin siyaseti dizayn etmek isteyenlere karşı daima alerjisi olmuştur. Toplum Mühendislerine ve siyaset dizayncılarına gereken cevabı her zaman vermiştir.

Bu bağlamda MHP içerisindeki huzursuzluğun dışavurumu olarak karşımıza çıkan, Meral Akşener liderliğindeki ‘’yeni siyasi oluşum ya da yeni parti kurma çabaları’’ Türk Siyaseti’nde beklenen etkiyi yaratmayacaktır. Meral Akşener’de geçmişte Bakanlık yapmasını kendisinde karizma yaratma aracı olarak kullananlar tarafından Devlet Bahçeli’ye karşı sivriltilmiş, özgüven aşılaması yapıldıktan sonra meydanlara salıverilmiş bir bacı. Kendisinde, doğulu siyaset geleneğinin ağır bastığı Türkiye gibi ülkelerde olması gereken liderlik vasıfları bulunmadığı için, kitleleri peşinden koşturacak, meydanları gümbürdeterek iktidarı sallayacak bir güçten de yoksundur. Belirli bir misyonu gerçekleştirmek için seçilmiş özel bir kişilik olduğu yönündeki imajı kamuoyunda daha ağır basmaktadır.

MHP’den toplu olarak istifa showları yapanların psikolojisi de irdelenmeye değer bir konu. Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz’dan sonraki milli duruşunu, CHP’nin terör ve darbe yandaşları yanındaki tavrının tersine, devletin bekası için hükümete verdiği desteği, Ak Partilileşme, Ak Parti karşısında asimile olma olarak algılayan bu istifacılar, Meral Akşener’le birlikte daha güçlü bir muhalefetle iktidar olabileceklerini düşünmektedirler. Bu düşünceleri elbette dışarıdaki siyaset dizayncıları tarafından manipüle edilmektedir.

Her kesimden muhalefeti birleştirmek gibi bir ideal ütopik bir idealdir. MHP gibi milliyetçi muhafazakar bir partiden ayrılıp, içinde milliyetçi muhafazakar olmayan, sırf farklı ideoloji ve beklentiler içindeki kesimlerle bir parti altında birleşmek, kendilerine destek veren kesimlerde hayal kırıklığı yaşatacaktır. MHP’den istifa edip MHP çizgisinde bir parti olma iddiası da tutmayacaktır. Neticede taklitler aslını yaşatır. Seçmen daima köke bakacaktır.

Sonuç itibariyle, köksüz ve heterojen yapısı, siyaset dizayncıları tarafından şekillendirilmiş olması, liderlik vasıflarından yoksun özgüven aşılaması ile piyasaya sürülen bir kadının başını çektiği kurulacak ‘’yeni parti’’ kendisinden çok şeyler bekleyenleri hayal kırıklığına uğratacaktır.

MUTLU BİLGE

14.09.2017 / BOLU

www.dortdivandailynews.com

  Bu yazı 7244 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  YAZARLARIMIZ
YUKARI