Bugun...
SON DAKİKA

HIRSIZ OLMAYAN ARANIYOR ?

 Tarih: 17-05-2020 14:21:00  -   Güncelleme: 17-05-2020 15:06:00
ismail hakki Pehlivan

 

İnsan oğlu garip mi garip o kadarda enteresan bir varlıktır.

 

 Kimi yokluktan,

 

 kimi varlıktan,

 

 kimi vicdansızlıktan,

 

 kimi ahlaksızlıktan ,

 

Bir şekilde hırsızlık yapmış ve yapıyordur da. Kimi trilyonları dolandırır kimi ise aç karnını  bir nebzede olsa çaresizlik içinde karnını doyurabilmek için çalmış, kimi ise variyeti olmakla birlikte ahlaksızlıktan çalmıştır.

 

 Kimi ise vicdansızlıktan karşısındakinin bütün hayallerini çalmayı başarmıştır.

 

Bazıları ise bir otele veya bir organizasyona gitmiş  karnını doyurmasına rağmen ihtiyacından fazlasını sergideki ürün ve gıdaları poşetleyerek nasıl olsa yensin diye koymuşlar diyerek başkasının hakkını çalmayı başarmıştır .

 

Yani kısacası bir şekilde bilerek veya bilmeyerek velhasıl bir çok örnekleri olan hırsızlık yapılmıştır. Bundan dolayı pek hırsızlık yapmadım yapmıyorum diyen yok denecek kadar az olduğu günümüzde güven sıfıra düşmüştür.

 

Aslında İnsanların en güzel, helal kazancı alın teri dökerek elde ettikleri kazançlardır.

 

Bu tür kazanç hem tatlı, hem de bereketli olur. Ama bazı insanlar vardır ki kolay yoldan kazanma peşindeler. Eğer bir insanın  dini inancında gerçekten  zayıflık varsa, yeterli eğitimi almamışsa, vicdansızsa ahlakı yok denecek kadar azsa, kanunlardan nizamlardan haberi yoksa hırsızlık yapması kaçınılmazdır.

 

 Bu tür insanlar ya aleni bir işyerini, evi, fabrikayı soyar, ya da çalıştığı yeri soyar. Yada yaptığı ticarette yemin ederek hakkından fazla kazanç elde ederek, kimi ise yokluktan bir şekilde çalmak zorunda kalmıştır  (ben bu durumda olana pek hırsızlık veya çalma diyemeyeceğim çünkü asıl hırsız bunu bu duruma düşürendir diyeceğim) ,

 

Hırsızlık: Kısa tanımıyla Hakkı olmadığı halde bir şeyi izinsizce almasıdır. Bu malda olur, para da olur, zaman da olur… gönül olur, olurda olur, Hırsızlık yapan kendince bir sebep uydurabilir.

 

‘’ Minareyi çalan kılıfını hazırlar ‘’Ama sebep ne olursa olsun hırsızlık suçunun ayıbını ortadan kaldıramaz. Hırsızlığın zamanımızda kimseye faydası olmaz. Teknolojinin son derece geliştiği zamanımızda hırsızlığı yapan kimsenin yakalanmaması çok zayıf ihtimaldir.

 

Diyelim ki yakalanmadı o malı ağız tadıyla yemesi, kullanması mümkün değildir. Zararı ya kendinden ya da aile ferdinden çıkar. ‘’Ağlayanın malı gülene fayda vermez.’’ Dinimizde bu konuda kesin hükümler vardır: Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde:

 

‘’Allah yumurta çalan hırsıza bile lanet etsin’’ diyor. ( Hadis, Buhari, Müslim) Hadis böyle iken hırsızın iflah olması mümkün mü? Bir de hırsızla ilgili şu hikayeyi yazmakta yarar görüyorum. Nuri emmi kendi halinde bir köylüydü. Kimsenin işine karışmadığı, gereksiz yere konuşmadığı için bazıları onu beceriksiz zannederdi. Akıllı geçinenlerden biri, Nur Emmi’nin eşeğini çaldı. O da yeni bir eşek satın almak için pazara gitti. Orada bir aşağı bir yukarı dolaşırken kendi eşeğini görüverdi.

 

 Bu eşek benim, geçen hafta çalmışlardı. Dedi. Hırsız pişkin bir adamdı.: -Yanılıyorsun; ben bunu küçük bir sıpa iken alıp büyüttüm. Dedi. Nuri Emmi’nin aklına parlak bir fikir geldi. Elleriyle eşeğin gözlerini kapatarak hırsıza sordu:

 

- Eşek seninse, söyle bakalım hangi gözü kördür? Biraz bocalayan hırsız:

 

- Sağ gözü dedi.

 

 Nuri Emmi eşeğin sağ gözünü açtı.:

 

 - Görüyorsun ki, sağ gözü sağlam dedi. Bu defa hırsız: -Birden şaşırdım, sol gözü kördü dedi. Yine tutturamadın, dedi. Nuri Emmi. Eşeğin iki gözünün de sağlam olduğunu görünce, bu yalancı hırsızı yakalayıp polise teslim ettiler.

 

Nuri Emmi eşeğine binip köyüne döndü.

 

 Herkes onun ne akıllı bir adam olduğunu anladı. Zamanımızda da buna benzer çok örnekler yaşıyoruz. Hırsız çaldığı malı alıcı kılığına giren polise satıyor, malı satın alan kişide insanlık varsa polise ihbar ediyor…

 

velhasıl çeşitli sebeplerden yakayı ele veriyor.  En iyisi bu lanet işten uzak durmaktır. Bu konu da yine Peygamber Efendimiz(sav) hırsızlık yapana beddua etmiş ve: ‘’Allah hırsıza merhamet etmesin!’’ demiştir.

 

ASIL BU KONUDA HERKESE GÜZEL BİR KISADAN HİSSE OLACAK KONUYA GELİRSEK ;

 

Bir zamanlar

 

 Çin'de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çaldı..

 

 Adamı yakalayıp cezalandırılmak üzere İmparator'un karşısına çıkardılar. Hırsız imparatoru görünce ona şöyle dedi;

 

"Değerli efendim, çok açtım,

 

 dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer affedersiniz size paha biçilemez bir armağanım olacak..

 

" İmparator dudak büker;

 

"Senin gibi birinde paha biçilemez ne olabilir ki?

 

" Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır ve;

 

 "Bu çekirdeği ekerseniz bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini göreceksiniz.."

 

İmparator kahkaha atarak;

 

 "Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni.." dedi.

 

Yoksul adam;

 

"Haşmetlim bu tohumu ben ekemem çünkü ben bir hırsızım..

 

Bu tohumu ancak,

 

Ömründe hiç çalmamış, başkalarına hiç haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz..

 

" İmparator irkildi, suratını astı, bir süre düşündü, sonra hırçın bir sesle;

 

"Ben imparator'um bahçıvan değil, o tohumu başbakana ver eksin de altın meyveleri görelim." dedi..

 

Yoksul adam, tohumu başbakana uzatınca başbakan telaşe içerisinde imparatora dönüp itiraz etti.

 

"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu hazinedar başı eksin..

 

" Hazinedar başı da hemen bir bahane buldu ve bu görevi başkasına devretti.

 

Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçındılar..

 

 Sonra İmparator, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü. Başı önünde başbakana, hazinedara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve;

 

 "Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim." dedi. Cebinden bir altın çıkarıp yoksul adamın tutması için attı.

 

Herkesin ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini izledi..

 

 Sonra da gülerek;

 

"Bas git buradan be adam, bugünlük bu ders hepimize yeter.." dedi.

 

Ortalığın toz duman olduğu şu günlerde tohumu ekecek temiz kimse var mı dersiniz?

 

Okumayı, hele hele uzun yazıları okumayı pek sevmeyen bir toplumuz, okuyan nokta ya da herhangi bir ifade simgesi koyabilir mi? Velhasıl günümüz ve durumumuz bu….

 

 

  Bu yazı 4867 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI