Bugun...

“YARASI OLAN GOCUNUR”

 Tarih: 22-07-2017 12:02:00
ismail hakki Pehlivan

Siz hazmedenlerden misiniz? yoksa hazmedemeyenlerden misiniz?

Gerede de boş durmayan veya duramayan dedikodu makineleri

Yine üretimlere başlamış ve satışlar iyi gidiyor..

Çokta önemli değil aslında…

Yarası olan gocunurmuş diyelim…

Bu devirde herkes kendi işini yapsa hiçbir sorun kalmayacak. Bazıları kendi işini yapamadığı gibi birilerinin işlerini karıştırır oldu…

Devletin koltuğunda, sivil toplum kuruluşlarının başında  oturmak ve bulunmak kolay tabi, o devletin koltuğunda birilerine dil uzatmada kolay ama o koltuk bu gün var, yarın olmaz…

O devletin koltuğunda oturup ta dışarıya dil uzatırsan, o devlet koltuğu adamı yakar. O koltuklarda yetim hakkı var. Almış olduğunuz maaşı hak ediyorsan problem değil amma hak etmiyorsan, Allah o yetim hakkını kimsede bırakmaz…

Bilesiniz bunları…

Bizim kurumlarla sürtüşmemiz olmaz ve olmamalıdır da, daha ki o kurumları şahsi menfaatleri için kullanıldığı ana kadar ,eğer orada çalışan kişiler biraz yoldan sapmaya başlamışsa onlara yerlerini ve kim olduklarını hatırlatmak bizim görevlerimiz arasındadır…

Gerede’ye Sahip olacak kadar olmuşsunuz başınıza çalında..

Niye daha doymadınız oraya buraya dedikodularla saldırıyor ve iftiralar atıyorsunuz..

İnsan işte Duramıyor memleketim hali , geçtiğimiz hafta ziyaret  için Gerede’ye gittim,gitmez olsaydım bir gram dahi değişiklik yok, hep dedikodu, hep iftira yalan furyası devam edip gidiyor.

Bu yüzden memlekette adam kalmamış devamlı göç veriyor ama ne gören var nede duyan aynı taş aynı hamam çal, çal oyna adam olmaya niyet yok.

Asıl Olaya gelelim

Olay 15 temmuz feto olayları

Neymiş efendim şu adam bunu ,şunu şikayet etmiş bilgi vermiş

Neymiş efendim şu bundan bu şundan görevden alınmış.

Nereden çıkıyor bu laflar yiyip ,yiyip doyamayan dedikoducular, yalancılar ve iftiracılar Gerede’nin başını çektiğini sananlar.

Yarası olan gocunur diye bir laf vardır benim yaram yok ki gocunayım.

Bazılarının çok yaraları var ki bir şüphe bir telaş içinde kendilerini ispatlamaya çalışıyorlar oraya buraya gönül koyuyorlar.uğraş içindeler kendilerini ön planlarda göstermeye çalışıyorlar.

Varsa memlekette gerçek adalet kim kimi neyle nasıl şikayet veya ispiyon ederse etsin bir insanın söyle veya böyle demesiyle adalet yürüyecekse durun biz orada yok uz ve  tasnif etmiyoruz böyle bir adaleti de.

Sen kendine adın gibi güveniyor ve eminsen boş ver kim nasıl şikayetçi olursa olsun bunlar delil ve evraka bakar gerisi fasa fiso dan ibarettir..

Öyle yalan yere grubum ,gruplarım dağılıverecek musluklarım ,mevkilerim kesiliverecek diye ona buna facebook’tan veya internetten tafra yapmanın gereği yok.

Geçtiğimiz ağustos ayında malum baştaki Büyük bir dedikoducunun yalancının ve iftiracının yüzünden memlekete küstüm ayrıldım başka yere yerleştim o iğrenç yalanları ve iftiraları görmeyim ve duymayayım diye.

Birde bu yalanlara araştırmadan soruşturmadan hemen kananlar var ya işte en kötüsü de bunlar hemen adamı olduğu yerde yargılayıverirler..

Allah yolunu açık etsin…

Siz ancak kulları kandırabilirsiniz Yüce Allah’ı değil bu dünyada olmasa da ebedi dünya olan öbür dünyada hesabınız görülecektir..

İnsanları gruplaştırıp birbirine düşürerek düşman etmek adına

Ayrımcılık bir ilçede olmamalı yakışmıyor diye düşünüyorum…

Asıl meseleye gelelim

Feto olayları ben buna inanmıyorum niye mi diyeceksiniz

Söyleyeyim eğer devlet bu işte gerçekçi ve samimi ise bu araştırma merkezlerine güvenilir adamlarını koyar ve koymalıdır da.Devlete verilen bilgi ve belgeleri muhataplarına hemen uçuran ve gönderenleri değil.

Ayrıca bakıyorum da arada garipler kaynıyor  fotocular dün olduğu gibi bugünde  ön saflarda ve meydanlarda şelfiler paylaşıyorlar ve istedikleri makamlara da geliyorlar değişen hiçbir şey yok

Bununla da kalmıyor ve bu kişiler önemli noktalarda ve mevkilerde adeta ödüllendiriliyor ve önemli noktalara atamaları yapılıyor.

Hükümetten bazı uyanıklar çıkıp ortaya maden öyleyse niye devlettin ilgili makamlarına bildirimde bulunmuyorsunuz diye çağrı yapıyorlar

Vatandaş ise bu çağrılara inanıp ilgili makamlara koşuyorlar ellerinde bilgi belge neyse 15 temmuzu bir daha yaşamayalım vatandaşlık görevimizi yapalım diye, koşuyor sonunda nemi oluyor o kişilerle ilgili muhataplarına ihbarlar yağdırılıyor ve  kurumlardaki muhbir tarafından aktarılıyor al sana nohutlu pilav kaşığı nereye çalarsan çal..

İste memleketin ahvali bu

kardeş kardeşe düşman ,insanlar birbirlerine yiyecek gibi bakıyorlar..

bu konuyu bir nebzede özetleyen bir hikayeyi paylaşmak istiyorum anlayan anlar anlamayanda böyle bakar.

Hikaye soyle:

Bir diyarda bir padişah kediyi öyle bir eğitmiş ki, kedi padişah elini şıklaştığında iki ayağı üzerinde yürüyüp, iki ayağıyla bir tepsi taşıyıp kahve servisi yapar hale gelmiş. Padişah bunu göstermek için vezirini ve saray görevlilerini toplamış ve gösterinin ardından vezirine dönüp;

"Görüyor musun vezirim eğitim ne kadar önemli?" demiş. Vezir de evet haklısınız padişahım ama asalet de çok önemlidir. Hatta asalet olmadan eğitim o kadar da önemli değildir demiş.

Padişah üstelemiş; “hayır eğitim daha önemlidir”. Vezir asalette ısrar etmiş… Padişah eğitim... Vezir asalet… Tartışma uzayıp gitmiş. Padişah nihayetinde sinirlenmiş ve demiş ki: Sana 3 gün sure... iddianı ispat edemezsen, bil ki kellen benimdir."

Vezir evine dönmüş, bir yandan da hayıflanıyormuş "Niye inatlaştım durduk yere" diye... O gece uyumamış. iddiasını nasıl ispatlayacak, onu düşünmüş. Bulamamış. Ertesi gün ve gece boyunca da düşünmüş. Yine tik yok. Vezirin, ölüm korkusunun kasvetiyle kararan yüzü, 3. gün birden aydınlanmış. Ertesi günün sabahı, elinde küçük bir kutu kendinden emin çıkmış padişahın huzuruna vezir.

Padişah sormuş "iddianın ispati nedir?" Vezir, padişahtan kedisine kahve servisi yaptırtmasını rica ederek, ispatini öyle sunacağını söylemiş. Padişah elini şıklatmış ve kedi içeri girmiş elinde kahve tepsisiyle. Yürümüş, tam padişah’a kahvesini sunacakken, vezir elindeki kutudan küçük bir fareyi salıvermiş ortaya. Fareyi gören kedi tepsiyi padişaha fırlataraktan 4 ayak fırlamış farenin arkasından...

Burada kastedilen fıtrat/yaratılış dışı uygulamalardır. Varlıkları başka alanda kullanma yanlışlığıdır. Bazı hayvanlara eğitimle bazı şeyler yaptırılsa, bazı numaralar öğretilse bile sonuçta kendi yapısı ile kalıyor, öğretilenlerin veya alıştıklarının ötesine geçemiyorlar.

Bu nedenle fıtratında ahlaksızlık ,saygısızlık olanlar bazı mevkilere gelebilirler ancak fıtratları her ortamda her yerde kendini göstermeye yeter..

Fıtratı bozuk olanlar bugünü değil yarını da iyi düşünmelidirler..

  Bu yazı 5078 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  YAZARLARIMIZ
YUKARI